Gestalt Kuramı, öğrenmeyi sadece uyarı-tepki (U-T)ilişkisi içerisinde değerlendiren "davranışçı kuram"a bir tepki olarak ortaya çıkmıştır. Her U-T ikilisinin birbirlerinden bağımsız olarak incelendiği davranışçı kuramın aksine, zihnin uyarıcılar arasında bir bağlantı (örüntü) kurduğunu savunur. Bu nedenle inceleme konusu davranışlar değil, "bilişsel süreçler"dir. Aynı zamanda davranışçı kuramın redüksiyonist çalışma şeklini de reddeder; Gestalt'a göre bütün onu oluşturan parçaların toplamı değil, daha fazlasıdır.
Gestalt Kuramı bilişsel süreçler içerisinde "algı"ya çok önem verir ve algısal örgütlenmeye yön veren yasaları tanımlar. Bütün bu yasalar "Pragnanz" adı verilen bir üst yasanın türevleridir. Pragnanz kısaca şunu ifade eder ;
"Bütün psikolojik olaylar, koşulların elverdiği ölçüde tam ve basit olma eğilimindedir"
Algısal örgütlenmenin çalışma şeklini belirleyen yasalar şunlardır,
3) Tamamlama İlkesi : Duyusal anlamda eksik girdi içeren uyarıcılar (yarım bir fotoğraf, bozuk bir plakta çalan şarkı) tam olarak algılanır. Bu nedenle bir resimdeki kişiyi tanımamız için, resmin yarısını görmemiz de yeterli olur.
"Benzerlik"; Koyu ve açık renkli noktalar farklı gruplar olarak algılanır.
https://tr.wikipedia.org/wiki/Gestalt_psikolojisi